Çok uzun süre oldu bi şeyler yazmayalı, ya da yazacak kadar hissetmeyeli. Ne olduğunu bilmiyorum ama nasıl hissettiğimi biliyorum. Göğsümün ortasındaki yumruk geri geldi hem de bu sefer içimde ne var ne yoksa ezerek.
Bir çift kara göz, güzel kaşlar ve tatlı bir gülümseme nasıl çaresiz bırakabilir 25 yaşındaki koca adamı? Nasıl felç eder tüm zihnini? Nasıl canını acıtabilir bu kadar? Her şeyden ziyade nasıl hala salak gibi kendini kandırmaya çalıştırır insanı?
Hissetmek bir lanet olsa gerek. Keşke biraz daha salak olsaydım. Hissedemeyecek kadar en azından. Ya da zamanı geldiğinde tekrar inanabilecek kadar neşe kalsaydı içimde. Keşke ağlayabilseydim. Keşke akabilseydi gözyaşlarım. Keşke bağıra bağıra küfür edebilseydim. Keşke başımı dik tutup öylece devam etmek zorunda olmasaydım.
İnsan kaybetmekten korkmuyorum, her gidenin benden biraz götürdüğü şeyin bitmesinden korkuyorum.
Tükeniyor bir şeyler ve hissizleşiyorum.